Akıl mı üstündür akıldan,
Yoksa kalp mi yetişemez kalbin telaşına ?
Sessizlik susanın mıdır sadece ?
Suskunluk kaç cümleyi düşünülmeden, kurulmadan, söylenmeden
fırlatıp atar bir kenara; kaç gülüş yitirilir / kaç kucaklaşma ertelenir /
kaç uyku kaçar kendiliğinden ?
Çare midir ?
“neden”i söylenmeyen her sessizlik “bencil” ve “öznel”dir,
sadece susanın bildiği bir gerekçesi vardır,
ezer / incitir / sindirir / silikleştirir...
Yinelendikçe hep aynı yerden açılan bir kesik gibidir; sonunda iyileşmeyen bir ize dönüşür.
Ve gün gelir, sessizlik bitse de suskunluk sürüp gider.
hk, 4.V.2006
2 yorum:
önce sessizlik bozuldu. sonra ekmekler. oktay akbal usta yanılıyor bence. herşeyin bozulması içinse bir süre daha beklemek gerek. artık bir gün bozulma kavramını da kaybettiğimizde bozulmanın şiddetli sarhoşluğuyla, o "kusursuz" başdönmesiyle sorunu kökten çözmüş olacağız.
müzik. bozulan sessizliğe ait soluk bir iz mi? bir zamanlar sessizliğin bir parçasıydık ve bu o kadar güzeldi ki varoluşa gönülsüzce bir evet dedik. evet. ama neyi kabul attiğimiz hakkında ancak şimdi bir fikrimiz var.
suskunluk. susan belki de anlatmak istediğini ancak susarak anlatabiliyordur. o nceden konuşmuştu, sondadan da konuşabilir. ama şimdi susma zamanı.
giocondo'nun elleri.o ellere bakarken kim konuşma isteği duyar ki. o ellerdeki sessizlik hangi vaadleri saklıyor olabilir.
bir de.
her konuşma gibi her susma da kendi bağlamıyla anlamlı.
bir fincan yasemin çayı. hayatınd a hiç yasemin çayı içmemiş birine bile bir iyilik duygusu çağırmıyor mu. çağırıyor.
"susan belki de anlatmak istediğini ancak susarak anlatabiliyordur": bu olasılık yüreğime su serpmese de, unutmayacağım.
hk, 22.3.2007
Yorum Gönder