Kutladıkça güzelleşir doğumgünleri, çocukluğumdan beri "bitmesini hiç istemediğim" iki günden biri olmuştur benim için. Çocuk aklımla anneciğime yalvarırdım, "ne olur hiç bitmesin doğumgünüm", diye. O da "Sen bitsin artık diyene dek kutlarız çocuğum, üzülme..", derdi ki inanırdım hemen...
Doğumgünü her kişinin kendi "biricik takvimi"nin başlangıcı,
her bir ömrün yılbaşı. Yeryüzündeki varlığımızı kutluyoruz her doğumgününde,
varlığımızla var ettiklerimizi, var olarak değiştirdiklerimizi.
Böyle olunca doğumgününde dilenebilecekler nicedir aslında,
sağlıkla geçecek günler için sayısız tümce kurulabilir.
Yine de zordur tümcelerin sadece o kişi için seçilmesi, dünyadaki
varlığını kutlamak gerekir önce: Var olup da bizim hayatımızda yer ettiği,
o yeri bir çiçek bahçesine çevirdiği, yüreğimize su serptiği, yorgun kalplerimizi
dinlendirdiği için kutlamak...
Dostluk ve hemşireliğinde vazgeçilmez ve eşsiz olduğu;
hercaî gönüllü nicelerinden "yapma çiçeklerle kır çiçekleri" gibi
ayrılıverdiği için kutlamak...
hasretini çektiklerimizin hatıraları ile kederlenirken dahi
içimizi aydınlattığı için kutlamak..
Suskunluğa benzer duraklamalarda bile "orada olduğunu"
bilerek güvende hissetmemizi sağladığı için kutlamak...
Art niyetsiz, beklentisiz, sabırlı bir sevgi ile sarıp sarmaladığı için kutlamak...
Kutlarken de, bu yeryüzünün tüm iyilik ve güzelliklerinin
"O"nu sağlıkla ve umutla çepeçevre kuşatmasını, nice yılbaşını
sevdikleriyle, özledikleriyle gönlünce geçirmesini dilemek...
Üstelik hiçbir doğumgünü kutlaması öpücüksüz olmaz,
dileklerime yeryüzünde bu sabah goncalanan tüm çiçeklerin
niceliğinde öpücüklerimi de ekliyorum...
hk, 8.11.2020