25.11.06

dört yapraklı yonca


Uzun zaman oldu yazmayalı, unuttuğumdan değil / ne yazacağımı bilemediğimden de değil / bu pencerenin önünden kalkıp başka yerlere, biraz daha uzaklara gittiğimden sadece.
Dün sabah yürüdüğüm yollarla, yarın yürüyeceğim sokaklar birbirinden ne kadar uzak oysa; ama hepsini yürüyen ben olduğum ve onlar belleğimde birbirini izleyen yerler edindikleri için Ankara'daki evimin kapısından çıkınca Bostancı'daki dedeevinin bahçesine adım atmak, ya da Girne'de denize inen ara sokaklardan birine çıkıvermek istiyorum. Belleğim zaman çizgisi üzerine yerleşen farklı mekanların en sevdiğim parçalarını biraraya getirerek beni mutlu etmek istiyor sanki. kuşkusuz özlem de karışıyor belleğin bu beyhude çabasına ve uzun zamandır en çok Bostancı'da olmak istiyorum.
Keşke bir başka şehirdeki bir başka evde yaşamak isteyip de, bir başka şehirin bambaşka bir evinde yaşamak zorunda kalmak halini anlatabilseydim.

Yoncaları seyretmeye doyamadığım için fotoğraflarını çektim bu kez. Toprağın olduğu her yerden fışkırmışlardı Girne Kalesi'nde. Parmaklarım mı tembel, düşüncelerim mi yorgun bilmiyorum, ama belleğimin hilelerine kanıp, bu kentte değilmişim gibi hayal kuracağım biraz.

Yonca tarlasında "dört yapraklı bir yonca aramak" gibi geliyor bana yaşam bu sıralar , bulamayacağımı bile bile oyalanıyorum.

hk, 25.11.2006

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü