ŞENLİKLİ BİR BAHAR TEMİZLİĞİ
…dar zamanlara ne çok şey sığdırmaya çalışıyoruz.
Dediğin gibi, günler ufalanıyor parmaklarımızın arasında,
bu yüzden söyleyemediklerimizin altında ezilip
paramparça cümleler kuruyoruz, söylediklerimizin bir yanı hep eksik,
eksik kalanları bir dahaki sefere dile getirmek üzere
biriktirip, sonra yavaş yavaş unutmuyor muyuz ?
…
Sana yazmış mıydım “unutmak şenlikli bir bahar temizliğidir”, diye…
kıyı köşe ne varsa ortaya dökersin, torbalara doldurursun önüne serilenleri,
ancak mektupları okumadan yırtmak gerekir, giysileri denememek aynanıin karşısında,
kitaplara dokunulmaz, onları kutulara doldurup daha sonra verilmek üzere bir köşeye ayırabilirsin …
fotoğraflar ise en zor anı belgeleridir, bilemezsin onları ne yapacağını:
fotoğraflarda birlikte olduğun kişiler varsa (ki çoğunlukla öyledir) ve
haberdarsan adreslerinden, üşenmeyip onlara gönderebilirsin…
( teyzem böyle yapmıştı yaşamının son yıllarında, onun ardından kimsenin kalkışmaya cesaret
edemeyeceği bir işti. bana verdiği siyah beyaz fotoğraflar için hiç kızmamalıymışım ona… şimdi anlıyorum)
yerleri yurtları belli değilse o insanların ve top yekun unutmaya kararlıysan her şeyi,
fotoğrafları da mektupların yanına koyabilirsin…
…
Sonra küçük eşyalar olur, başkalarına pek anlamsız gelirler:
şişe mantarları, tren/vapur/sinema/tiyatro biletleri,
konser /opera programları, özenle saklanmış kumaş
kurdelalar, arkası yazısız kartpostallar (bu dünyaya
yaptığın benzersiz yolculuklardan), café’lerin küçük
kare peçeteleri (bazılarının üzeri yazılmış ve
imzalanmış), kitap ayraçları, müze broşürleri, çakıl
taşları, pasta mumları, deniz kabukları, başka
ülkelerin tedavülden kalkmış bozuk paraları, pullar,
nikah şekerleri bayatlamış çiçekli minyatür sepetler,
yapışkanı bitmiş etiketler, kartvizitler, renkli cam
kırıkları…
…
Ama işte yok etmen gerekenler bunlarla da kalmaz,
eğer iyi bir biriktirici isen sırada gazete küpürleri vardır,
köşe yazıları: Edip Emil Öymen’in Londra’dan
bildirdikleri, siyah beyaz haber fotoğrafları,
karikatürler, yazı dizileri (tarih sırasına konulup
ataçlanmış), kitap ve sinema ekleri, ölüm ilanları
(bir tanıdığın ölüm tarihini bilmek neyi değiştirir ?),
Ugur Mumcu’nun cenaze töreninde yakana taktığın fotografı,
sanat ve edebiyat dergileri,….
…
İşte unutulacaklar,
orada olduklarının uzun zamandır farkına varmadığın
için zaten çoktan unutulmuşlardır aslında…
bu yaptığın sadece bir onaylamadır,
unutulmayı hakettiklerini kabul etme,
bahar temizliğinin hakkını verme hali…
bahar temizliği kıyı köşe olmalıdır,
evdeki herşey havalandırılırken
bilincin ve bilinçaltının tüm kapakları açılıp
içleri boşaltılmalıdır,
zamanında biriktirilmiş ancak şimdi orada olmasında
yarar görülmeyen ne varsa,
ya da orada durdukça evi daraltıp kalabalıklaştıran,
karanlık ve eski kılan herşey
“ilkbahar”a yakışır bir yenilenme tavrı ile evden uzaklaştırılmalıdır,
gözden ve gönülden ırak bir yere gönderilmelidir hepsi…
unutmak
zor ve zahmetli bir uğraştır,
yüzleşmedir,
vedalaşmadır,
yorgunluğu güzel
bir bahar temizliğidir,
hangi mevsimde yapılırsa yapılsın…
hk, 16.01.2001
…dar zamanlara ne çok şey sığdırmaya çalışıyoruz.
Dediğin gibi, günler ufalanıyor parmaklarımızın arasında,
bu yüzden söyleyemediklerimizin altında ezilip
paramparça cümleler kuruyoruz, söylediklerimizin bir yanı hep eksik,
eksik kalanları bir dahaki sefere dile getirmek üzere
biriktirip, sonra yavaş yavaş unutmuyor muyuz ?
…
Sana yazmış mıydım “unutmak şenlikli bir bahar temizliğidir”, diye…
kıyı köşe ne varsa ortaya dökersin, torbalara doldurursun önüne serilenleri,
ancak mektupları okumadan yırtmak gerekir, giysileri denememek aynanıin karşısında,
kitaplara dokunulmaz, onları kutulara doldurup daha sonra verilmek üzere bir köşeye ayırabilirsin …
fotoğraflar ise en zor anı belgeleridir, bilemezsin onları ne yapacağını:
fotoğraflarda birlikte olduğun kişiler varsa (ki çoğunlukla öyledir) ve
haberdarsan adreslerinden, üşenmeyip onlara gönderebilirsin…
( teyzem böyle yapmıştı yaşamının son yıllarında, onun ardından kimsenin kalkışmaya cesaret
edemeyeceği bir işti. bana verdiği siyah beyaz fotoğraflar için hiç kızmamalıymışım ona… şimdi anlıyorum)
yerleri yurtları belli değilse o insanların ve top yekun unutmaya kararlıysan her şeyi,
fotoğrafları da mektupların yanına koyabilirsin…
…
Sonra küçük eşyalar olur, başkalarına pek anlamsız gelirler:
şişe mantarları, tren/vapur/sinema/tiyatro biletleri,
konser /opera programları, özenle saklanmış kumaş
kurdelalar, arkası yazısız kartpostallar (bu dünyaya
yaptığın benzersiz yolculuklardan), café’lerin küçük
kare peçeteleri (bazılarının üzeri yazılmış ve
imzalanmış), kitap ayraçları, müze broşürleri, çakıl
taşları, pasta mumları, deniz kabukları, başka
ülkelerin tedavülden kalkmış bozuk paraları, pullar,
nikah şekerleri bayatlamış çiçekli minyatür sepetler,
yapışkanı bitmiş etiketler, kartvizitler, renkli cam
kırıkları…
…
Ama işte yok etmen gerekenler bunlarla da kalmaz,
eğer iyi bir biriktirici isen sırada gazete küpürleri vardır,
köşe yazıları: Edip Emil Öymen’in Londra’dan
bildirdikleri, siyah beyaz haber fotoğrafları,
karikatürler, yazı dizileri (tarih sırasına konulup
ataçlanmış), kitap ve sinema ekleri, ölüm ilanları
(bir tanıdığın ölüm tarihini bilmek neyi değiştirir ?),
Ugur Mumcu’nun cenaze töreninde yakana taktığın fotografı,
sanat ve edebiyat dergileri,….
…
İşte unutulacaklar,
orada olduklarının uzun zamandır farkına varmadığın
için zaten çoktan unutulmuşlardır aslında…
bu yaptığın sadece bir onaylamadır,
unutulmayı hakettiklerini kabul etme,
bahar temizliğinin hakkını verme hali…
bahar temizliği kıyı köşe olmalıdır,
evdeki herşey havalandırılırken
bilincin ve bilinçaltının tüm kapakları açılıp
içleri boşaltılmalıdır,
zamanında biriktirilmiş ancak şimdi orada olmasında
yarar görülmeyen ne varsa,
ya da orada durdukça evi daraltıp kalabalıklaştıran,
karanlık ve eski kılan herşey
“ilkbahar”a yakışır bir yenilenme tavrı ile evden uzaklaştırılmalıdır,
gözden ve gönülden ırak bir yere gönderilmelidir hepsi…
unutmak
zor ve zahmetli bir uğraştır,
yüzleşmedir,
vedalaşmadır,
yorgunluğu güzel
bir bahar temizliğidir,
hangi mevsimde yapılırsa yapılsın…
hk, 16.01.2001