uzun zamandır aklımda olan değişikliği ilkbaharın ilk gününde yapıyorum.
koyu tonlardan uzaklaşmak istedim sonbahara dek.
evdeki eşyaların yerlerini değiştirir, perdeleri yeniler, duvarları başka bir renge boyar gibi biraz.
muhtemelen yerlerini, hatta kendilerini değiştiremediğim eşyanın arasında yaşadığım, içim zaten yeterince karanlık olduğu, güneş batmakta ve soğuk kalmakta inad ettiği için, yapılması gereken diğer işleri sevimsiz ve sıkıcı bulduğum, kırlara gidemediğim, papatya toplayamadığım, bugün de anneciğimin sesini duymayı isteyip duyamadığım için...
dekorasyon değişikliği yaparken, içerikte de eksilen ve eklenenler oldu.
okuyucunun yorum yapma olanağı devam etmekle birlikte, "okuduğuma şükretsin, bir de yorum mu yazacağım", diyebilecekler ya da -utangaç, çekingen okuyucular- için değerlendirme seçeneğini ekledim. -yine-, -asla-, -hep-, -arada bir- den birini işaretlemeniz yazılarımın okuyucu için ne kadar ilginç / hoş / ya da dayanılabilir olduğunu; hangi konularla daha çok ilgilenildiğini ölçmemi sağlayacak.
kedi otu, taştan topraktan, kimler çay demleyebilir, istanbul için kültür güncesi tatile girdi.
ama yerleri boş kalmayacak.
işte şimdilik böyle.
"ilkbaharın ilk gününü evde geçirdim, ama yazmamazlık da etmedim,
yaşadığı kentin çiçekçilerinde papatya demetleri görenler birini ilk fırsatta kucaklasın,
masalarının üstünde küçük bir kır parçası ile ilkbaharı sessiz sedasız kutlasın.", derim ben.
hk, 21.3.2009