8.9.13

Zamansız, kendiliğinden ve çok sevgili *


Hayatın yıllardan değil de, "an"lardan ibaret olduğunu düşünüyorum artık. Birbirinden farksız yinelemelerle yaşanan günlerden kişiye kal(an)lar. Bir de hiç değişmeyen ışık ve gölgeleri bir evin. Öyle ya evin önündeki ağaçlar kesilmedi ise, ya da pencerelerin ışığını azaltacak bir yapı yükselmediyse yanıbaşında, evin ışığı ve gölgesi hep aynı kalır. Eşyalar değişir, eşyaların yerleri değişir, duvarların rengi, minderlerin yüzleri, sedir örtülerinin işlemeleri, çerçevelerdeki resimler hatta, ama işte bir evin pencereleri / balkonları hep aynı iken o evin ışığı ve gölgesi hiç değişmez. Aslında bu ne müthiş ve iyi korunan ( kendi kendini koruyan) bir anı'dır (eski) bir ev için.

Tül perdelerin sakin kıvrımları arasından süzülen akşam güneşi minderlerin, halının üstüne hep aynı uzunlukta ve benzer kıpırtılarla düşer, dışarıdaki kavak ağacı böyle ister çünkü.  Hani altmış yıl önce pencerenin önündeki sedirin köşe yastığına sırtını verip dışarıyı seyredenin yüzünü usulca okşayan ışık, yarın orada oturup yorgunluğunu minderlere bırakacak olanı da beklemektedir.

İşte hem de bu yüzden an'lardır en kıymetli anılar: Artık bu odaya her adım atışında hep öyle hatırlarsın pencerenin önünde oturup da yolunu bekleyeni. Işığı ve gölgesi ile evin.

Ben sanırdım ki, sadece yaşadığım, bildiğim ve içinde / bahçesinde an(ı)larımın olduğu evleri sevebilirim; öyle değilmiş meğer. Lawrence Durrell'in Justine'de söylediği "Bir kent içinde sevdiğiniz biri yaşıyorsa, bir evrendir.", cümlesindeki gibiymiş evler de. Gitmediğim, eşiğinden içeri adım atmadığım, ışığına ve gölgesine bulanmadığım, duvardaki aynasında suretimi görmediğim, sahiplerine sarıl(a)madığım bir evi de çok sevebilirmişim meğer..

İlkokula giderken söylerdik" Orda bir köy var uzakta" diye başlayan şarkıyı. Notaların seslerini doğru öğrenmem için annem piyanoda bir kaç kez çalar, çalıştırırdı beni. O şarkının (Ahmet Kutsi Tecer'in şiiri) ikinci kıtasında derdi ki:   " Orda bir ev var uzakta
                                         O ev bizim evimizdir.
                                         Yatmasak da kalkmasak da
                                         O ev bizim evimizdir."

Çocuk aklımla " neden gitmiyorlar evlerine?", diye düşündüğümü hatırlıyorum bu şarkıyı söylerken. 
Ne gariptir ki, yıllar sonra kendimi kendi şarkımdaki evlerden uzak, o şarkıdaki yol'un başında bekler buldum, :
                                         " Orda bir yol var uzakta
                                          O yol bizim yolumuzdur
                                          Dönmesek de, varmasak da 
                                          O yol bizim yolumuzudur."


İyi ki evlerin an'larını koruyan ışık ve gölgeleri var: Onlar ki zamansız, kendiliğinden ve çok sevgili..



* V'm için.

hk, 8.9.2013

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü