28.7.07

h_et_cetera & yolcuları

zamanlı zamansız

inferno, anonim

bazen zamanın geçmek bilmediğini, bazen su gibi aktığını;

zamanın, içine hapsedilen insanlar için nasıl azaba

ya da zevke dönüşebildiğini izliyorum bir süredir ,

"zaman"ın yerlere / kişilere / yaşananlara göre değişen

huyları, halleri, tepkileri olduğunu farkediyorum.


hiçbiri bilmediğiniz haller değil, eminim.

ama az önce "artık bitsin" diye iki gözü iki çeşme ağlarken,

az sonra "ah keşke hep burada, böyle kalsam" diyebilecek denli mutlu olmanın

bir çelişki mi, tutarsızlık mı, ruhun dengesizliği mi, nefeslenme mi,

yoksa kederin yanığını iyileştiren bir merhem mi olduğuna karar veremiyorum.


önceki akşam Joseph bana bir soru sordu: "mutlu olmak istiyor musun?

neden bilmiyorum, ama "istiyorum" diyemedim.

olabileceğime inanmadığım için mi,

anneciğimin gidişi ardından mutlu olmayı kendime yediremediğimden mi,

mutlu olmak için atmam gereken adımlardan korktuğumdan mı,

neden bilmiyorum...


zaman bir deniz ise,

yüzmek yorucu ya da deniz çok dalgalı olduğunda

boğulmaktan kurtulabilmenin yolu

bir sal ya da kayığa çıkmak olabilir.

zira iskelesiz, karasız, adasızdır,

uçsuz bucaksız ve derin.

bazen akıntıya, girdaba kapılmak,

bazen günlerce aynı dalgayla inip çıkmak mümkündür bu denizde.


"mutsuz olmak istemiyorum",

şimdilik bu yanıtla yetin Joseph.


hk, 28.7.2007

23.7.07

yaz(a)mamak...


yazmanın zor geldiği zamanlar,

sözcüklerin zihnimde uçuştuğu,

bir metnin tüm girinti çıkıntıları,

gölgeleri ve kuytuları ile belirirken,

kalemi elime alamadığım için silikleştiği akşam ve sabahlar.


sıkıntılıyım, öyle çok:

bir gecede değişiverirmiş yaşam,

yaşamın değiştiği yeri incelten, keskinleştiren,

akılda jilet kesiği yaralar açan ,

haller içindeyim.


gitsem gidemiyorum,

kalsam duramıyorum.


yazmak ,

içimden gelse de

elimden gelmiyor.


bağışlayın.


hk, 23.7.2007

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü