27.9.08

"som" bahar

bilmem ki nerede olacaksınız,
"bir fincan yasemin çayı" yudumlayacak vaktiniz,
keyfiniz, haliniz olacak mı ?
ben İstanbul'a gidiyorum,
demliğimi ve çay fincanımı da yanıma alıp,
benden önceki tüm sahipleri Nakkaş Tepe'de uyuyan,
güzel evime...
oradalığım ile buradalığımın arası kaç adım?
size "som" bahar yapraklarından
bir gizli bahçe kapısı açmaya belki de,
kimbilir...
dostlukla.
hk, 27.9.2008

23.9.08

anneci ile babacı



Dün gece hiç durmadan yağmur yağdı, sonbaharın böyle birdenbire ve hızlı adımlarla gelmesine hiç şaşırmadım aslında. Sanki yaşadığım kedere en yakışanı buydu, sanki babacığımın ardından ve anneciğimle buluşmalarının peşi sıra, onların yokluğu ile günler/geceler serinlemeli ve ruhumu olduğu kadar bedenimi de üşütmeliydi...

Dediğim gibi hem: "kalbim aklımı dinlemiyor şimdi". Onların Karşıyaka'daki evlerinde, babacığımın deyişiyle "edi ile büdü" halleriyle var olduklarına inanmak için direniyorum.

Onaltı ay ve on gün ara ile yitirdim anneciğimle babacığımı.
7.Mayıs'da Sumika kanatlandı, 17.Eylül'de Bedroş.
Hampo için hayat ne kadar ıssızlaştı, bunu kimsecikler bilemeyecek.

Hayat hep yaşamayı, kalbin atmasını, nefesin alınıp verilmesini, konuşmaları / gülmeleri / kucaklaşmaları / devinimi / bakışmaları / elele tutuşmaları / adım uydurup birlikte yürümeleri çağrıştıran bir süreçti şimdiye kadar. İçinde kendi tabiatının tam zıttı bir hali barındırması, bu zıtlığın giderek büyüyen bir mürekkep lekesi gibi hayata yapışıp kalması ise yeni ve sarsıcı bir deneyim.

Onlar beni var edip, gittiler ve ben yaşadıkça var olacaklar.


hk, 23.Eylül.2008

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü