"...boş kuş yuvaları gibiyim, sonbahar çoktan bitti,
kışı da cıvıltısız karşılıyorum."
Bir cümle kurup öyle uyudum dün gece, zira uzun zamandır git gide azalıyor yazmak istediklerim. Herşey zoraki bir çabanın sonucu şimdilik hayatımda. İçimden gelerek ve heyecanlanarak yapmıyorum hiç bir şeyi, "öyle olması gerektiğini kendi kendime yineleyerek, ruhumdaki dalgınlığı dürtükleyerek" yaşıyorum. Hani aslında öznesi olmayı hiç istemediğimiz bir eylem için ısrarcı olur ya yanımızdakiler, ısrar sürerken kalkıp gitmek, uzaklaşmak, oradan / o ısrarın merkezinden kaçmak istersiniz ve bunu bir türlü beceremezsiniz ya, işte öyleyim ben de.
Hatıraların onları birlikte yaşadığım, onları var eden anneciğimin yokluğunda nefes almamı zorlaştıran bir kedere dönüştüğünü; zira o günlerin bir kez daha yaşanamayacağını; anneciğimin pencere önünde yolumu gözlerken duyduğu mutluluğun / O'nu pencere önünde beni bekler bulacağımı bilerek duyduğum güven ve iyilik hissi ile bir daha hiç örtüşemeyeceğini farkettiğimden beri kimsesizim.
Sekiz ay ondört gün oldu anneciğimle konuşmayalı, benim yazamadığım ne varsa bu acının içinde birikmekte ve eksilmektedir.
hk, 21.12.2007