yeni çıkmış ve taranmış beyin kullandığı
"ö dö kolon"un adı bilemeyiz,
ama "en namlı krem, briyantin, kolonya
ve esansları imâl eden HASAN markası"nı
taşıdığından bir an bile şüphe duymamalıyız.
Şimdi antikacılarda kimbilir kaç liraya satılan
Hasan Kolonya şişelerini 1950'li yıllardan
günümüze dek saklayan sahipleri, bir zamanlar
o şişelerin içini dolduran "Popi, Cennet Çiçekleri,
Aşk Gecesi, Suar de Paris, Revdor, Krep dö şin,
Amorita, Kadın eli, Senkflör, Flörami" parfümlerinin
rayihasını hatırlayabiliyorlar mıdır acaba?
...
Yakın ya da uzak geçmişe ait kimi "şeyler" de
geriye sadece isimleri kalan bu esanslar gibi değil mi:
Sadece kullanıldıkları / yaşandıkları / duyuldukları /
duyumsandıkları / görüldükleri sürece var olan ve yitirilen...
Hayat böyle iken, yazar ve yaratıcı tüm sanatkârlar
biraz da "giderken kalmak"için üretmiyorlar mı aslında ?
...
hk, 31.III.2007