17.11.10

Bir sonbahar masalı...

Küçük çocuklar için yetişkinlerin kurguladığı, gerçeküstü öğeler içeren, kimi zaman dinleyenin / okuyanın kendine bir pay çıkardığı masallarda iyiler ve kötüler olduğu gibi, şanssızlıklar ve tesadüfler, kâbuslar ve düşler birbirine karışır. Biraz da bu yüzden, yaşarken karşılaştığımız kimi halleri, yerleri, olayları betimlerken "mutlu biten masalların gerçeküstü mucizesine" gönderme yaparak, "masal gibi" nitelemesini kullanıveririz.

Geçen yazdan bu yana Facebook bünyesindeki kullanıcıların hayal gücüne, yaratıcılığına, zevkine sunulan "Farmville" aracılığı ile tüm kahramanlarının mutlu yaşadıkları bir masal yazıyorum. Masalın yazarı olmak kolay değil aslında, tarlalarımı / bahçelerimi kurar, ilk kulübemi inşa eder, koyunlar/atlar/taylar/inekler/boğalar/kazlar/ördekler/tavuklar/lamalar/filler/martılar/ keçiler/ oğlaklar / penguenler / kediler / köpeklerden oluşan nüfusumu korumaya çalışırken, bir yandan da yavaş yavaş oluşmaya başlayan masalın cümlelerini düşünmeye koyuldum. Başlarken masala dönüşeceğini bilmediğim bu kurgunun nesnelerini, zaman geçtikçe masalın kurgusuna uygun seçmeye başladım.

Sonra farkettim ki, bu masalın başka kahramanları da olmalı, onlar da mutlu ve huzurlu hayatlar sürmeliler kendi bahçelerinde, evlerinde; her biri birbirine komşu / birbirinin yardımına koşan masal kahramanları. Böylece İclâl Hanım, Sumika, Delisaraylı Hanım, Fincan Hanım, Tuti, Karabacak Bey, Küçük Bey çıkageldiler.

Mevsimler değiştikçe, masalın da mevsimleri değişti. Şimdi ikinci sonbaharını kutluyor tarlalarla bahçeler. Bakır rengine, koyu kırmızılara, altın sarısına bürünüyor ağaçlar; toprağın üstünde sonbahar yaprakları, meşe palamutu, at kestaneleri.. Yağmur yağıyor zaman zaman, mis gibi toprak kokusu karışıyor bulutlu havalara.


Önce masalı yaratmak, sonra da o masalın içinde yaşamaya başlamak nasıl güzel anlatamam..
hk, 17.11.2010

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü