29.11.08

uyanınca...

uyanınca aklıma gelen onlarca plan arasından birini seçip, ne yapacağımda karar kılmak
haftasonlarımın en keskin dönemeci.
uzun zamandır kalkıştığım, ama sonra akıla yatkın bahaneler bulup
vazgeçtiğim yüzlerce planım var,
ve kimsenin bana "artık neden böyle olduğumu" sormasını ya da açıklamasını istemiyorum,
bu soruyu soranlarla, yanıtını bilenler birbirleri ile görüşsünler, gıyabımda...
güne plansız başlamak, zamana meydan okumaktan farksız, zira
saatleri sınırsız zamanım varmış gibi har vurup harman savuruyorum,
oysa sadece günümün ve bazen gecelerimin de geçtiği "hayat odamda"
( salon+çalışma odası+oturma odası+yemek odası+uyku / şekerleme / rüya kanepesi)
iki antika masa saati ve üç duvar saati ile birlikte yaşıyorum,
ve onların birbirine karışan seslerinden hoşnut olmakla kalmıyor,
uyanır uyanmaz aklımdan geçen planları uygulamak yerine
başlayıp yarım bıraktığım, ya da hiç başlamadığım işlerin
vicdan azabını da bu tıkırtılı seslerle bastırıyorum.
güne hamarat başlayıp,
bir kaç saat sonra yorgun ve isteksiz bir bedenle
kanepeye yığılmak,
uyanır uyanmaz beni heyecanlandıran her ne varsa
hiçbirini yap(a)madan kararan hayat odasının ışıklarını açıp,
uykuya hazırlanmak,
elimden bu kadarı geliyor
içimden de öyle sanırım.
hk, 29.11.2008

28.11.08

havadan sudan..

kar yağsın diye bekliyorum,
sokaklar sessizleşsin, kuşlar ekmek kırıntılarına üşüşsünler,
sıcak şarap tarçın ve karanfil koksun,
kakao fincanlarının kenarında zencefilli kurabiyeler olsun,
romantik filmler izleyip ağlarken
bir yandan da yün öreyim /
sonra bir sevgilim olsun / nergis, sümbül demetleriyle gelsin,
beni kucakladığı zaman gözlerinin içi gülsün,
çiçeklerinin kokusu odanın sıcağıyla çoğalsın diye bekliyorum.

üstüme anneciğimin ördüğü şalımı örtüp kanepemde uyuyayım,
rüyamda da "beni Ankara'nın deniz manzaralı yegane evine taşıyan" anneciğimi göreyim,
uyanınca rüyamı sevgilime anlatayım,
sonra da kalkıp ikimize sıcacık bir çorba pişireyim istiyorum.

bütün bunlar da İstanbul'daki evimde olup bitsin,
başımı yastığıma koyduğumda
aklıma dün değil de
yarın gelsin,
çini soba çıtır çıtır yansın,
parmaklarımın ucunda uyuyan sözcükler
geveze birer kuşa dönsün,
Ankara benim için sadece kartpostal fotoğraflarında
bir de Nesrin Sipahi'nin şarkısında kalsın istiyorum.

ama gelin görün ki:
" galiba yine gerçekleşmesi imkânsız çok şey istiyorum..."

hk, 28.11.2008

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü