11.12.08

kırmızı bulutlu hayal


küçük kırmızı bulut
sen durdukça üstünde yelkenlimin
ve doldukça içime
Odysseus'un dolaştığı denizlerin rüzgârı,
gezinir dururum
çam kokulu adaların eteğinde.
-gemimin peşine takılan her martıdan
bir telek koparsam
yeter mi kanatlanmama?-
yelkenlim yavaş çünkü
oysa
bekliyor yolumu sevdiğim...
Diyeceksiniz ki bu şiir, bu resim; nereden düşmüş yalnızlığımın aklına? Eski defterleri karıştırırken buldum, şu hiçbirini son sayfasına dek dolduramadığım defterlerimden birinde, ki kırmızı / üstü lale desenli bir kumaşla kaplıdır / ve en sevdiğim "alıntılar" onun içindedir.
Böyle kendi kendime konuşup yazmaya başlamadan önce; hani neredeyse iki onyıl önce, aşık olmaktan korkmaz ve şiir yazmayı ihmal etmezken yazmış olmalıyım...
İyi bir hayalperest oldum ben daima, çocukluğumdan başlayarak / önce hayal kurup sonra da hayallerimin gerçekleşeceğine inandım. Çocuk aklı işte!
Neyse çok eski bir şiirimi buldum, resmini de ona ekledim, kayıtlara geçtim. İçim rahat yazmaya devam edebilirim artık..
hk, 11.12.2008

7.12.08

kelebekli şapka


Ankara'da hava kararmaya başladı bile; evdeyim yine, sessiz sedasız oturuyoruz "Zorro" ile birlikte (Zorro anneciğimle babacığımdan bana yadigâr kalan muhabbet kuşum)... Ne o ötüyor, ne benim sesim çıkıyor, "üç tenor'dan noel şarkıları" dinliyoruz durmadan. Sadece alkış sesleri geldiğinde keskin bir "ciiik" yükseliyor onun köşesinden, o kadar..

Yeniyıl kartlarımı hazırlamaya heveslenmiştim aslında, içimdeki H'lerden biri de "kek" yap, kahve hazırla, kendi başına keyif yap" diye tutturdu. Sözlerini dinlemek isterdim, ama dünki bayram temizliğinden sonra mutfağım o kadar derli toplu / pırıl pırıl göründü ki gözüme, bu hevesi geçiştirdim hemen; sadece sevgili meleklerimle İzmir'de geçirdiğim son yılbaşında evi süslemek için kullandığım kalp şeklindeki ışıklı süslemeleri buldum ve onlardan birini mutfak dolaplarına astım. Artık çok süslü, çok ışıklı, yeniyıl kurabiyelerine hazır bir mutfağım var!

Kendime fotoğraftaki şapkayı arıyorum..

Mutfakta yanıp sönen kırmızı kalpler beni neşelendirmeye yetmediği ve günlerdir yaklaşan yeniyılı nasıl karşılayacağımı düşündükçe içim sızım sızım sızladığı için bu şapkayı arıyorum... Hani şapkanın kelebekleri aklımdaki tüm kederli düşünceleri, hatta eski yılbaşı anılarımı, hatta o anıların içine hapsolmuş ruhumu uçuruverir de, ben de biraz olsun huzur bulurum diye bu şapkayı arıyorum.

Ben yine de mutfağım bu kadar süslü iken, bir kurabiye tarifi vereyim:

Kelebekli Kurabiye

2 yumurta
2 çay bardağı şeker
1 çay bardağı yoğurt
1/2 su bardağı eritilmiş margarin
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı kuru üzüm
4 su bardağı un
3 tepeleme çay kaşığı tarçın
2 tepeleme çay kaşığı zencefil

Yumurta, yağ, yoğurt, şeker ve tarçın-zencefili birlikte çırptıktan sonra, içine un, kabartma tozu ve üzümleri katıp yoğurun. Sonra küçük toplar hazırlayın bu hamurdan, üzerilerine yumurta sarısı sürün ve biraz da şeker ekip 200 C decerede ısıtılmış fırında 20 dakika pişirin.

Diyeceksiniz ki "kelebeği nerede bu kurabiyenin?"
Efendim "kelebekli şapka"yı bulamayıp da, kurabiye ile avutmaya kalkınca gönlünü,
adını öyle koydu H...

Deliliğine veriniz, bu seferlik hoşgörünüz :,o)

hk, 7.12.2008


deli notu: Dayanamadım kendim de yaptım bu kurabiyelerden, fırından muhteşem kokular yükseliyor şimdi; özgün tarifte üzüm / zencefil ve tarçın yoktu, onları ben ekledim, sonuç muhteşem oldu. Bir de "beyaz un" yerine "tam buğday unu" veya "kepekli un", ya da bu ikisinin karışımını kullanmayı deneyin; ben kepekli unla yuvarladım toplarımı. Üzerleri yanık değil, karamelize olmuş şeker! Kurabiyelerin dışı hafif kıtır, içi ise pişkin ve yumuşak...
Bu kadar faaliyetten sonra, şimdi önce kendime kahve pişirmeye / ardından da "meleklerimin bana verdikleri doğumgünü hediyem sayesinde) Roberto Benigni'nin Pinocchio'sunu izlemeye gidiyorum.

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü