20.3.10

Fatih Sultan Mehmet'in yeniçerisi, II.Abdülhamit'in Saray Ressamı Fausto Zonaro

Fausto Zonaro, "sahilde yürüyüş"



Sabah 04.23, herkes uykuda iken uyanık olduğum saatleri seviyorum. Sakızlı Türk kahvesi ve Bruch'un Keman Konçertosu tamamlıyor karanlığı. Sokağa baktım, pencerelerin hiçbirinde ışık yok, sadece tam karşıdaki sokağın başında portakal rengi bir ışıltı ile yanan sokak lambasının aydınlığı. II. Abdülhamit'in "Saray Ressamı" Fausto Zonaro'nun tablosundaki şu mahzun sokak köpeği gibi gecenin sabaha daha yakın bu saatleri...


İtalya'da duvar ve bina yapımı işlerinde çalışırken sıkılıp ressamlığa merak salan, kiliselerde gerçekleştirdiği fresk yenileme işleriyle resim yeteneğini gösteren Fausto, müşterisi Elisabeth Pante'ye aşık olup, oryantalist hayranlığın tutkusuyla sevdiği kadınla birlikte 1891'de İstanbul'a gelir. 1892'de evlenip, Ayazpaşa'da yaşamaya başlarlar. Suluboya tabloları beğeni toplayan İtalyan ressam, Teşrifat Nazırı Münir Paşa tarafından Yıldız Sarayı'na davet edilir ve Osman Hamdi Bey'le tanıştırılır. Bir yandan Münir Paşa'nın eşine resim dersleri verirken, eserleri II.Abdülhamit'e gösterilir ve takdir toplar.
(04.47, sabah ezanı okunuyor... Şimdi Kuzguncuk'ta olmak isterdim.)


1896'da Ressam-ı Hazreti Şehriyari (Saray Ressamı) ünvanını alan Zonaro, II.Abdülhamit'in isteği üzerine Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethini tasvir eden tablolar resmetmiştir.



1905 yılında verilen emir üzerine yaptığı bu tablolarda Fausto kendisini de bir yeniçeri olarak Fatih'in hemen yanıbaşında gösterir ( Sultan'ın atının hemen sağındaki, eli tüfekli yeniçeri).


Aynı yeniçeri "Edirne Kuşatması"nı tasvir eden tabloda da bu kez Fatih Sultan Mehmet'in sol yanında görülür.



















II. Abdülhamit'in devrilmesinden ve saray erkanının tasviye edilmesinden sonra 1909 yılında bu ünvanını yitiren Fausto Zonaro 20.Mart.1910'da ( tam 100 yıl önce bugün) çok sevdiği ve hayran olduğu şehirden, İstanbul'dan ayrılarak ülkesine döndü. 1929 yılında San Remo'da ve 75 yaşındayken İstanbul'a hasret olarak ömrü noktalandı.

Çocukken anneciğimin zorla içirdiği portakallı kalsiyum sandoz tabletleri gibi parlıyor sokak lambası hala. Gökyüzünde binaların cephelerini buzlu bir maviye boyayan aydınlık belirginleşiyor gitgide. 100 yıl önce bugün, 18 yıl boyunca yaşadığı ve sevdiği kenti terkeden Fausto'yu düşünüyorum, O'nun İstanbul'unu, 1900 doğumlu olan Rıfat dedem 10 yaşında iken ayrı düştüğü o sevgili şehrimi.


Toprağın bol olsun Fausto..


hk, 20.3.2010




Hiç yorum yok:

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü