yılbaşından haftalar önce edinip, bir haftasonumu ayırdığım, dolmakalemimin deposunu üç kez mavi-siyah mürekkeple doldurup, iyi dileklerimi yazdığım kartların sahiplerinden "sıradan cümlelerle" de olsa bir cevap almak istiyorum.
posta kutumda banka ekstrelerinden, pideci ve içme suyu dağıtıcılarının el ilanlarından, elektrik ve telefon faturalarından ayıklayabileceğim mektuplar, mektupların zarflarında daha önce hiç görmediğim pullar bulmak istiyorum.
dijital olmayan, kurgusu ancak oniki ya da yirmidört saat dayanan kol, masa saatleri ve her saat başını haber veren tok sesli, pandüllü duvar saatleri ile sessizliği tıkırdayan odalar istiyorum.
bilgisayarda "barbie" bebeğinin saçlarını küçük "tıklamalar"la renkten renge sokan, giysilerini değiştiren; ya da garip ve karanlık bir evrenin ürkütücü yaratıklarını aynı tıklamalarla yokeden çocuklar yerine, oyuncak bebekleri ve herbiri başka renkte ebrulanmış bilyaları ile oynayan;
ödevlerini bilgisayar başında değil, kitaplıktaki ansiklopedileri kullanarak yapan; güzel el yazısı yazmayı bilen; radyo başında "okul radyosu"nu dinleyen, akşamüzerleri "çocuk bahçesi"ni kaçırmayan ve geceleri uyumadan önce kitap okumayı alışkanlık edinen çocuklar istiyorum.
akşam yemeğinden sonra gidilen misafirlikleri istiyorum.
çarşamba geceleri "radyo tiyatrosu"nu dinlemek ve hayallere dalmak istiyorum.
sabahları uyandığımda koridoru katetmek ve salondaki koltuğunda tığ işi yapan anneciğimi lavanta çiçeği kokan yanaklarından öpmek istiyorum.
ve biliyorum, artık imkânsız olan pek çok şey istiyorum.
hk, 20.1.2008
1 yorum:
imkansızı değil hocam özlem duyduğunuz, size her daim heyecan veren, bu heyecan yanında aynı heyecanı daima sizinle bir anne, bir arkadaş, bir dost gibi paylaşan sevgili ve değerli anneciğinizle paylaşımlarınızı istiyorsunuz...sizi anlıyorum hocam. Anne sevginizi ve sumru teyzem için çarpan yüreğinizi ve size kattığı şeyleri ve sizden gidenleri...
Yorum Gönder