5.12.09

Zehra Çiftlikte I. : Pembe panjurlu ev

Pembe panjurlu ev, 5.12.2009

Sadece Türk filmlerinin repliği midir "pembe panjurlu bir ev düşü" ?

Yanılmıyorsam eğer, evlenmeye niyetli sevgililerin her ikisi de fakirse kurulur böyle bir düş.. Bir de eğer kız fakir oğlan zengin ise ( zira ya fabrikatör oğlu, ya Avrupa'da eğitimini yeni tamamlamış ve gelecek vadeden bir mühendis ya da doktordur, üstelik bursla değil, baba parası ile öğrenim görmüştür), ve kız oğlanın ailesi tarafından istenmeyen "gelin adayı" ilan edilmişse, oğlan ailesine boyun eğmediği ve aşkından vazgeçmediği için alçakgönüllü ve tokgözlü sevgilisinin düşüne "iştirak edecek", bahçe içinde -pembe panjurlu bir ev- sahibi olmakla yetinecektir. Ancak her nedense bu hayal hiç bir zaman gerçekleşmez. Filmin sonunda bahçe içinde, tek katlı bir ev beklenir hep; oğlan pencerelerin kepenklerini pembe yağlıboya ile boyarken, kız da içeriden camları silmelidir oysa. Hatta pembe çiçekli basmadan perdeler dikmelidir "Zetina" dikiş makinesinde ( ki o da her gelin kızın rüyasıdır); dikiş makinesi anneden yadigar kalmıştır ( gelin kızın annesi bir süre önce veremden öldüğü için terzilik yaparak büyüttüğü kızının mürüvvetini göremeyecektir ne yazık ki; ama dikiş makinesi gelin kızın yegane çeyizidir).

Zehra da kendi çiftliğinin bir köşesine "pembe panjurlu bir ev" konduruverdi. Türk filmlerindeki o evi vadeden biri ile hiç karşılaşmadığı için belki de, koskoca çiftlik arazisinin bir köşesinde sessiz sedasız yükseliverdi evin duvarları. Bahçesinde pembe güller, vişne ağaçları olan bu evin sadece panjurları değil, tüm cephesi de pembeye boyandı üstelik.

Yalnız yaşamanın şartlarından biri fazla hayal kurmamak; ya da kurulan hayallerin "gerçekleşme olasılığı"nı yüksek tutabilmek için, beklentileri makûl oranda azaltmak..

Pembe panjurlu ev hayalini "bir sevgili ile" geçirilecek günlerle özdeşleştirmekten vazgeçer geçmez, pembe panjurlu ev hayalini gerçekleştirme şansı da kuvvetleniyor bu yüzden.

Zehra'nın aklına uydum, Bostancı'daki evimin panjurlarını pembeye boyayacağım...

hk, 5.12.2009

2 yorum:

szn dedi ki...

"İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Hayaller gerçeğe dönüşebiliyor bazen.Beklemek lazım.

dgül dedi ki...

Yazabilmek, esasta tekil olarak gerçekleşen ya da en azından; genellikle tekil olması icap eden bir eylem değil midir? Hayallerinizin geri kalanlarına ne kadar tıpatıp uyacağını buradan bilme şansımız yok. Ama, biz okurlarınız, sizin "yine ve yeniden, hep" yazmanız hayalini kurduğumuza göre, resimdekine benzer bir "pembe panjurlu ev" sizin adınıza tereddütsüz bizim hayallerimizi de süsleyebilir pekala!... En azından ben, diliyorum ki "pembe panjurlu ev" hayaliniz gerçek olsun... Buradan bakıldığında, yazı yazmak ve hayal kurmak için birebirmiş gibi görünüyor... (benim tarafımdan böyle beceriksizce yazılınca yine çok bencilce bir dileğe dönüştü sanki, ama anlarsınız siz beni!...) :)

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü