"iki fincan önce yaptığım davet" gibi harika ifadeler olduğu için burdayım. bu blog sayfası, yazarı yazdığı sürece sık kullanılanlar listemde olacak. nerde görsem okurum dediğim metinler için burdayım.bilinen on okurdan biri değilim.onbirinci sessiz okur.", diyen -e- içindir bu yazı.
bugünün öğle saatlerinde bir halk otobüsünün pencere kenarı yolculuğunda düşündüklerimdir: ... çınar ağacının gölgeleri vurmuş güneşli bir kış penceresi: yol üstünde sakin, huzurlu. derli toplu ve tertemiz bir oturma odası, radyo ya da sevilen bir müzik, arada bir camdan dışarısını, çınar ağacının dallarını, dallara tutunmaktan vazgeçen yaprakları, yaprak sağanağından nasiplenen kaldırım ahalisini seyrederek geçirilen bir öğle vakti. bu otobüs beni İstanbul'daki evimin durağında indirse, sokağımdan yürüsem, bahçe kapısını kapatınca kendimi dünyanın en güvenli ve mutlu köşesinde buluvereceğim. üst kata çıksam, çini sobayı tutuştursam, örtülerini anneannemin diktiği divana uzanınca tül perdelerden sızan kış güneşi örtse üstümü..
hayaller içinden bir hayal seçiyorum, seçtiğim hayali anılarımın ve anneciğimin birbirinden güzel çocukluk / gençkızlık öykülerinin geçtiği yerleri andıran birer dekora yerleştiriyorum, hayalimin kişilerini sadece ben görebiliyor / onları yalnız ben duyabiliyorum; sonra da hayallerimi birer mektuba dönüştürüp size gönderiyorum.
oysa kimse böyle olacağını söylememişti bana,
herşeyi bilen annem bile.
buradayım,
7.Mayıs.2007'den bu yana "burada kalabilmek" için ne kadar çabaladığımı bilemezsiniz,
ve demlediğim yasemin çaylarının keyifle / hüzünle / mutlulukla / merakla yudumlandığını bilmenin, beni içimdeki amansız kedere rağmen "burada tutan" yegâne neden olduğunu da öyle..
bana teselli olan iki halden biri : yazmak,
diğeri ise hayal kurmak.
gönderdiğiniz bu ilk kağıttan kayık için size en güzel hayallerimle teşekkür ederim...
hk, 4.12.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder