1.1.08

ikiz palyaçolar ve Reha için...

“İplerini kesmeyi düşleyen kukla”

I.
Kitaplığın bir rafında, başını fotoğraf dergilerine yaslamış öylece oturuyor. Saçlarının gözlerini örten dağınıklığı arasından bakıyorum mavi gözbebeklerine, dudaklarının açılmazlığını çerçeveleyen boya ile çizilmiş o kocaman gülümseyişi de mavi üstelik... Sağ elinde kırmızı beyaz damalı kumaştan bir şemsiye, yeleğinin düğmelerinden biri kopmuş, ayakkabıları da yeleğinin renginde...

Kendi iplerine dolanmış, kendi ipleri ile bağlanmış bir kukla... birbirimize ne kadar da çok benziyoruz.

II.
Kollarını oynatarak küçük adımlar atmasını sağlayacak kadar canlandırabiliyorum onu... Ayaklarımın dibinde yürümeyi yeni öğrenir gibi, oysa iplerinin bağlı olduğu, birbirine + şeklinde çakılmış çıtaları tutanda bütün marifet.
Kuklamın bir başkasının elinde dansetmesi benim beceriksizliğim, ki benimleyken bana benzemesini seviyorum yine de.

III.
Telleri olmayan bir şemsiyesi var... onu yağmura çıkarmayı geçiriyorum aklımdan. Kimi yağmurların şemsiye bilmezliğini yeni öğrenmiş olsam da, onun –sahici olmayan- bir şemsiye taşıması içimi rahatlatıyor.

IV.
Bir ikizi olduğunu ve onun da bir başka kitaplık rafında, roman ciltlerinin kıyısında oturduğunu biliyorum.
Kendi çarmıhının altında, suskun ve beklentisiz küçük bir palyaço daha...
Sahibinin elleri ve sesiyle düşüp kalkarak yürüyecek, belki de O’na çelme takacak bir kuklacık; neyi beklediğini bilmediği için beklemekten yorulmayacak.

V.
Yatağa girmeden önce yüzümdeki mavi gülümsemeyi özenle temizledim.


hk
17.9.2001

Hiç yorum yok:

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü