bir sokak korosunun şarkısı ile selamlıyorum herkesi.
Daima çocuk boyumun ulaşamayacağı yükseklikte, yanyana duran ve anneciğimin çok sevip, "gözü gibi koruduğu" iki Hummel biblomuz vardı evimizde: Bir postacı oğlancık ile, kolunda sepeti, iki örgülü, pembe yanaklı, güleç bir kız çocuğu. Minyatür sepetin içine İzmir Kültürpark'taki büyük havuzun iki yanındaki biber ağaçlarından topladığı, dallarının üstünde kıpkırmızı biber tohumlarını yerleştirmişti anneciğim. Oğlancığın elinde tuttuğu ve havaya kaldırdığı mektup zarfının arkasında kırmızı kalp şeklinde bir mühür ve zarfın ön yüzünde de anneciğimin İstanbul'daki babaevinin adresi yazılı idi (adres rapido kalem ile babam tarafından yazılmıştı porselenin üstüne)Yıllar yıllar sonra Berlin'e gittiğimde bu figürinlerin pek çoğunu birarada görmek fırsatını bulmuş, her birini müze vitrinlerindeki paha biçilmez objeleri izlercesine incelemiş, anneciğimin Hummel figürinlerine ve onları tasarlayıp yaratan ellerin becerisine duyduğu hayranlığını o zaman can-ı yürekten kabul etmiştim.
Hummel Figürinleri’nin öyküsünü bu hatıranın peşine ekleyip, sizi dünyanın bu en küçük ve değerli korosunun söylediği “Sessiz Gece”yle başbaşa ve hayallerinize bırakıyorum.
Hummel Figürinleri:
Bavyera’da 1909 yılında doğan Berta Hummel, çevresinde olup bitenleri gözlemleyip, bu gözlemlerini desenlere dönüştürmeyi bir alışkanlık haline getirmişti; özellikle de çocukları izliyor ve çiziyordu. 1927’de Münih Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydolan Hummel'in hayatında her zaman önemli bir yer tutan ilahiyata duyduğu yakınlık , tanıştığı iki Franciskan rahibe ile arkadaşlığının ilerlemesi sonucunda daha da artmış ve 1931’deki akademi mezuniyetinden sonra Siessen Manastırı’na girmeye karar vererek, üç yıl sonra Maria Innocenta ( Masum Maria) adını almıştı. Bu genç rahibe yeteneklerini cesaretlendiren bir ortamda olduğunu farketmiş; ve kısa zaman sonra küçük Alman yayıncılık şirketleri Hummel'in desenlerini kartpostallar şeklinde basmaya başlamışlardı. Bu birbirinden güzel kartlar, kendi ismini taşıyan bir porselen fabrikasının sahibi ve yöneticisi olan Franz Goebel’in dikkatini çekmiş; uzun zamandır aradığı yeni figürinler serisi için ihtiyacı olan temayı bulduğunu anlayan Goebel, Rahibe Hummel’e desenlerini biblolara dönüştürme teklifinde bulunmuştu. Manastırın Goebel’e Rahibe Hummel’in desenlerine dayanılarak yapılacak üç boyutlu sanat eserleri yaratma iznini vermesi ile anlaşmaya varılmış; Sanatçı, Goebel’in heykeltraş ustaları ve ressamlarıyla bizzat çalışmış; böylece ilk figürinler 1935 yılında üretilerek satışa sunulmuş ve çok başarılı sonuçlar elde edilmişti. 1946’da sadece 37 yaşında iken hayatını kaybeden Rahibe Hummel'in sanatsal mirasını Goebel Porselen Fabrikası sürdürmeye devam etmektedir.
( bkz.http://www.mihummel.com/heritage.asp)
hk, 2.1.2008
2 yorum:
Sevgili Hampo,
Umarım benzetmem yanlış anlaşılmaz, ama birkaç gündür, hele bu son iki fotoğraf ve güzel yazıları gördükten ve okuduktan beridir, zihnimde hep bir çağrışım var; Steven Spielberg'in Schindler's list filmi; orada hani herşey siyah-beyazken, yalnızca bir karede küçük kızın mantosu kırmızıdır ve film sonunda, savaş sonrası kesitlerde ancak film renklidir;
tıpkı oradaki gibi sayfalarınızdaki yeni "renkler" bana heyecan ve umut veriyor sanki...
Dediğim gibi yanlış anlaşılmasın sakın, her zaman olağanüstü bana göre sizin yüreğinizden ve kaleminizden dökülenler; ama benim çok kötü bir huyum vardır, güvendiğim, hayatta fikirleriyle, tavırlarıyla sapasağlam ayakta durduğunu düşündüğüm, sevdiğim insanlar, sanki hayalimde gerekirse sırtımı yaslayabileceğim bir çınar gibidir, isterim ki onlar hiç üzülmesin, yine dimdik dursun ayakta. Çok bencilce ve çocukça, biliyorum, acılar da hepimiz için, yaşanmak için, hatta yaşamın ayrılmaz bir parçası; ama böyle hissediyorum ve sahibinin etrafında dolanan kedicikler gibi, onları azıcık gülümser görebilmeyi hayal ediyorum; göremezsem sanki ben de umudumu ve inancımı yitiriyorum...
Çok ve belki gereksiz konustum yine, lakin daha önce de söylemiştim; benim için ve pek çok kişi için çok değerlisiniz, eski günler tabii ki geri gelmeyecek , ama yeni yeni mutluluklar gelsin artık sizden yana...
Yüreğinize sağlık...
Sevgili gdül,
Sizi çok iyi anlıyor ve güzel sözleriniz, temennileriniz için pek çok teşekkür ediyorum. Tahmin edemezsiniz kendimi nasıl zorluyorum "iyi olmaya", bunu herşeyden çok anneciğim rahat uyusun diye istiyorum .. Siz ( ve okurum olan herkes) beni yalnız bırakmayın yeter ki. Sevgilerimle.
hk
Yorum Gönder