7.1.07

Anneciğimin çiçek penceresi...

Eski İzmir evlerini bilenler, körfezi seyreyleyen "çıkmalar"a da aşinadırlar. Ahşap ve kagir evlerde sıkça rastlanan, evin oturma odasını denize, sokağa, "manzara"ya yaklaştıran; benim aklıma hep konser salonlarındaki locaları getiren bu çıkmalar üç bir yanı pencerelerle çevrili olduğundan, sokağın geliş ve gidişi de eşit biçimde izlenebilir. İşte benim mimar babam da, şimdi İzmir - Karşıyaka'da yaşadıkları apartmanın planını çizerken, bu eski geleneği sürdürmüş ve salonun üçte birini, bina cephesinden dışarıya doğru çıkma yapacak biçimde tasarlamış. Ancak gelin görün ki, tüm katların "çıkmaları"nda karşılıklı yerleştirilmiş iki koltuk dururken, bizimkinin içinde anneciğimin bitkileri ağırlanmıştır hep.
Ama bu sayede salonun içinde minyatür bir bahçe vardır; öyle ki japon şemsiyeleri, füjerler, kurdela çiçekleri, kaktüsler, sarmaşıklar, kapl kalbe karşılar, kılıçlar, açelyalar, panjurlar, mum çiçekleri ve daha nicesi evin baş köşesinde yaşamış ve yaşamaktadır da...
Denizi seyreden, kış akşamlarında akşam güneşi ile yapraklarının o narin yeşili daha da canlanan, annemi sesinden tanıyan bitkiler.

Onlar olmasa ruhunu yitirirdi evimiz, bilirim.

hk, 7.I.2007

Hiç yorum yok:

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü