13.Aralık.2011, dün ki gün: Akide'nin bana gelişinin üçüncü yıldönümü. Gerçi birlikte geçiremediğimiz günlerden biriydi, akşam olup da eve gelince şımartabildim oğulcuğumu, ama benimle olduğu için şükrettim bir kez daha.
Kışın ilk ayı saydığım Aralık, yılın sonuna araladığı kapısından görünenleri biz iyiye yormaya çalışırken hızla geçip gidiyor. Sıkıntılıyım kaç zamandır, çevremde fikri kötü, tavrı kötü insanlar varken huzurlu olmaya, mutsuzluğumu baskılamaya çalışmaktan yoruldum. Onlarsız bir yaşam istiyorum artık, onlara rağmen bir yaşam değil. Nasıl, ne zaman başaracağım bunu bir görebilsem, içim rahat edecek biraz.
Her sene yılbaşı yaklaşırken duyduğum heyecanı ve umudu hissedemediğimi farkettim; bu halime de ayrı üzülmekteyim ne yalan söyleyeyim..
Bunca mutsuzluğa, huzursuzluğa, sıkıntıya değer olan nedir? Bu sorunun cevabı da yok aslında.. Böyleyken yazmak da gelmiyor içimden, sessizlik en iyi yorgan, çektim üstüme bekliyorum: ama neyi?
hk, 14.12.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder