8.11.08

mor çiçekli labirent


... ne yapacağımı bilemeyerek uyandım bu sabah. Yaşantımı yapmak istediklerimin değil de, yapmaya zorunlu olduklarımın biçimlendirdiği uzun bir süreçten geçiyorum. Bu mecburiyetler üstüste birikmeye başladığında gözle görülmez bir labirent yükseliyor yaşam alanımda, ben de o labirentin içinde çıkış yolunu bulmaya çalışan minik, aklı karışık ve giderek daha yorgun bir farecik gibi dolanıp duruyorum.
Yazmadığım günler boyunca şimdi bir öykü gibi anlatabileceğim üzüntüler, akıl ve ruh daralmaları, telaşlar, tedirginlikler geçirdim. Sicilya'da bir kongreye gidip geldim, İzmir'de aile hatıralarımla oyalandım; yolculuk etmekten, bavul toplamak ve açmaktan, bilmediğim adresleri aramaktan, tanımadığım insanlarla konuşmaktan sıkıldım.

Oysa hep aynı şeyleri söyleyip yazmaktan uzak durabilmenin en iyi yolu "yeni kentler, yeni deneyimler, yeni hayatlar, yeni sokaklar" değil midir? Sadece bu "yenilikleri" anlatmakla kalmaz, onların düşündürdüklerini / daha önce aklıma gelmeyen pek çok hali kendimce yorumlamak için de heveslenmez miyim?

İşte "ÇELİŞKİ" de burada başlıyor: Belleğin kumbarasında biriktirdiklerimi, "yeni olanları" bir köşede bekletiyorum. Diğer bir deyişle "yeni bir şeye başlamak" istemiyorum..

Galiba yapmaya zorunlu olduklarımın yorgunluğu neden bu halime; zira tüm zorunlulukları yerine getirmek benim sorumluluğum, tüm sorunları çözmek / düzenlemeleri yapmak / mektupları yazmak / planlamak / ilişkileri yürütmek / sabretmek / iyi niyetli , anlayışlı, güçlü olmak...

Bu sabah uyandım ve labirentimin içinde ne istediğimi bilmeden dolaşıp durdum. Sonra Mozart yetişti imdadıma, "Haffner Senfonisi'ni dinle", dedi. "Gelecek hafta yine bir yolculuk, yine yeni yüzler, yine bir bilimsel toplantı..", dedim O'na. "Ben seninle gelirim, merak etme", diye gülümsedi.

Palermo'yu yazmalıyım, İstanbul'un sonbahar halini anlatmalıyım ( Yıldız Parkı'nda yürüyüşe gideceğim, ağaçlar en sevdiğim hallerine bürünmüşlerdir eminim), labirentten çıkamasam da, o labirentin en çıkmaz ve kuytu köşesini "sakin ve huzurlu bir yazı odasına çevirmeliyim".

zira, " dil, gösterir, resimler, çekilir / anlam neden sonra belirir".
(XXXIV Poetika / Logos - İlhan Berk)

hk, 8.11.2008

Hiç yorum yok:

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü