"eve davet", Arda Türker / Eylül-2008
İstanbul'dayım, anneannemle dedemin evi evim olmuş; bahçede oturmuş yazıyorum. Alışmak istiyorum bu mutlu sahiplenmeye, burada yaşamanın alışkanlığa dönüşmesini, geçen her yılın aklımı, ruhumu şimdiki gibi kamaştırmasını diliyorum. Yazın gelmesini dört gözle beklemeyi, arka bahçeye açılan küçücük mutfağın kuytusunda anneciğimin bana 12 yaşımda iken öğrettiği yemekleri pişirmeyi, çiçekleri sulamayı, kavak ağacının pırpır eden gölgelerini seyrederek Rıfat dedemin çalışma masası başında uzun cümleler kurmayı özlüyorum.
Bu benim Akçiz'lerin "kuş yuvası" evindeki ilk yaz yalnızlığım. Kışın acımasızca ve tahripkârca yağmalanan, içinde yıllardır anılar ve o anıları çağrıştıran nesneler biriktirilen bu güzelim kumbaranın odalarında benim adımlarım var artık.
Artık hiçbir şey ne dedemin, ne de anneciğimin bıraktığı gibi. Ressam Rıfat Bey'in eseri yağlıboya porteler ve siyah beyaz fotoğraf kartlarında zamana nanik yapan suretler, bir "hatıra hırsızı"nın torbasında çıkıverdi bu evden. Sarımsı duvarlarda çalınan çerçevelerin gölgeleri kalmış sadece.
Tüm çekmeceler, dolaplar, yüklükler lime lime; tüm el yazısı mektuplar zarfsız, tüm fotoğraf negatifleri etiketsiz, dedemin camlı kitaplığında iki raf ( orada hangi kitapların durduğunu hiç bilemeyeceğim) ıssız, anneciğimin bütün oyuncakları kırık, kalan nesneler götürülenleri anımsatmaya yarıyor sadece...
"Küçücük bir bakışın çözer beni kolayca", diyor şarkı.
Şimdi - küçücük bir bakış- için neler vermezdim.
hk, 6.9.2008
1 yorum:
Ben yalnızca okurken bile, bu yapılan ahlaksızlıgın, insanlıktan cıkmıslıgın düsüncesiyle öfkeye kapılmaktayken, sizin ondan bile "hatıra hırsızı" gibi nezaketle dolu bir tabirle sözetmeniz karsısında, kendimi yeniden ve yeniden sorgulayıp utanmaktayım yasamda sabırsız ve cabucak öfkelenebilir olmamdan dolayı.Hayata bakısınıza, irdeleyisinize hayran olmamak elde degil.Diliyorum ki "iyi" ve de dilediginiz gibi yasayın... Sevgilerimle...
Yorum Gönder