...bu siyah beyaz fotoğrafı daha önce de iliştirmiştim bir yazıma, biliyorum.. ama İstanbul'da , bu fotoğrafta gülümseyen güzel kadınla, avucu kartoplu kız çocuğunun evinde geçirdiğim haftanın ardından bir kez daha; onların güzel ruhlarını şad ederek, ruhum ve aklım lime lime olmuş halde yazarken, bir başka resimle yetinemeyeceğimi anladım.
onlarla bir hafta geçirdim, her gün konuştuk / söyleştik durduk, sessiz sessiz, sarsılarak ağladık / kahrolduk, üşüdük, titredik, çok kederlendik. beni bir an bile yalnız bırakmadılar, annem bir omuzumda / anneannem diğerindeydi; onlar fısıldadılar, ben onlara ait binlerce anıyı toparlamaya, zarflarına yerleştirmeye, paketlemeye, sarıp sarmalamaya, kutulara çekmecelere sığdırmaya, bohçalamaya, raflara dizmeye çalıştım. çok beceriksizdim, çok çaresizdim, çok yalnızdım.
hiçbir şey eski yerinde değil artık, herşey biraz kirlendi, pek çok iz silindi, yitip gitti, kırılıp dökülenlerin haddi hesabı yok; öyle ki anneannemi, annemi ve dedemi bir daha / aynı anda / yeniden yitirmiş gibi hissediyorum.
gelin görün ki, bu keder ve yitim kimbilir kaç yazının kapısını çalmaya hazırlanıyor..
şimdi çok yorgunum, biraz dinleneyim, elbette yavaş yavaş yazacağım.
hk, 4.2.2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder