29.9.07

kartpostal...


İlkokula başladığım 1969 yılının Karşıyaka'sında, vapur iskelesinin karşısındaki çarşı girişinde telden sergilere dizilererek satılırdı kartpostallar: Bayram ya da yılbaşı yaklaştı mı boy boy, renk renk, yaldızlı, kapaklı, yalınkat çeşitlerinin çevresinde dört dönen müşteriler, zarfları ile birlikte aldıkları bu "iyi dilek habercileri"ni, uzun kuyruklar oluşturarak postahaneden akrabalarına, aile dostlarına, arkadaşlarına gönderirlerdi.

Yılbaşı kartlarının "kar manzaralı ve gümüş rengi yaldız ile süslenmiş olanları"nı severdim ben. Diğer tüm kutlamalar için ise, "kocaman gözlü, hokka burunlu, gül dudaklı" ve "pek tatlı gülümseyişli" kız - oğlan çocuklu, hepsi aynı yabancı ressamın fırçasından çıkmış kartpostallarda ısrarlıydım.

Büyürken o kocaman telden sergilerin kalktığını, kartpostalların kimi kırtasiye dükkanlarının önüne yerleştirilen alçakgönüllü tezgahlara sığacak kadar azaldığını, postahanelerin tenhalaştığını, postacı yolu gözleyenlerin kaybolduğunu izledim.

Oysa bizim evimizde Bayram ve özellikle Yeni Yıl tebriki yazmak, uzun adres ve isim listelerinin yanına "yazılmıştır" işareti koymak, postahanede kalabalığa rastgelmemek için erkenden yola çıkmak, sonra da dostların iyi haberlerini / güzel dileklerini beklemek bu günlerin en şenlikli uğraşıydı...

El yazım hiçbir zaman anneciğiminki kadar mükemmel olmadı; O'nun siyah-mavi mürekkepli dolmakalemi ile yazdığı güzelim kartpostalların çoktandır sahiplerini yitirmiş adreslerde kaybolduğunu düşünmek ise canımı yakıyor...

hk, 29.9.2007

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu kartpostallardan bir dolusunun kolleksiyonunu yapmıstım ben de cocuklugumda, elimdeki harclıgım yettigi ölcüde tabii; bir sevdiklerime yollamak icin, bir de kolleksiyonum icin cok sevinerek secerdim onları. Kendimi yalnız ya da mutsuz hissettigimde halen onlara bakar ve ikizlerini kimlere yolladıgımı anımsamaya calısırım.
Topu topu bir - iki cümle yazılırdı genelde, ama ne kadar özenle düsünülüp, sahiplerince de aynı özenle yıllarca saklanırdı (en azından ben saklardım - halen saklarım bana gelenleri de) hepsi.
Insanlar dostlarına daha mı cok özenirdi o zamanlarda?...

hk dedi ki...

Dostlara, ailedeki sevilen akrabalara ( hepsini eşit sevmek mecburiyetinde değildik zira ) özen göstermek, onları düşünmek ve bunu onlara hissettirmek / duyurmak için çaba harcanırdı eskiden. Kartpostalların arkasına yazılan o bir iki cümle ne kadar kısa, ya da kalıplaşmış da olsa, tebriği alan bilir ve mutlu olurdu. O zamanlarda "sms" ile Bayram ve Yeniyıl kutlaması yapmak yoktu ve hayat daha zahmetli, ama bir o kadar da zevk ve emekle yoğrulmuştu zira...

gezicini dedi ki...

bu güzel kartpostalı ben de hatırlıyorum, ne kadar hoşi ne kadar zarif..
sevgiler
gorki

Adsız dedi ki...

Aynı kartpostal bizde de var..Bizde dediğim,ben yaklaşık 15-16 yaşlarındayke annem,ananem ve teyzem tüm kartpostallarını,mektuplarını ve aile fotoğraflarını bana emanet ettiler..Benim ergenlik yıllarım bu güzel kartpostallara bakarak,arkasında yazan kibar ve samimi yazıları tekrar tekrar okuyarak geçti..Şimdi burda görmek harika geldi pazartesi ofis sıkkınlığına..ne iyi etmişsiniz..

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü