16.10.06

İstanbul'da bir haftasonu


Pazar sabahı uyanmaya isteksiz İstiklâl Caddesi'nde yürüdüm, kahvenin tadı buruk buruktu, yudumlarken K dergisinin ikinci sayısını okudum (hepsini değil, sadece Agatha Christie ve Halikarnas Balıkçısı ile ilgili yazıları) ve saat on buçukta otelde olmam gerektiğini düşündüğüm için Tünel'e doğru yürürken fazla oyalanmadım. O saatte açık olan kitapçılar peşpeşe ve sanki raflarındaki kitapların okunmasını umursamayan / hatta onlardan bir an önce kurtulmayı uman tezgâhtarları ile başbaşaydılar. Kitapların sergilenişindeki sıradanlık ve düzensizlik isteksizliği çağrıştırdı. Kitapların yazarlarını düşündüm, yazının üretilme sürecini, bir kitabın sayfalarını var eden cümlelerin kuruluşunu, sözcüklerin seçimini: Ortaya çıkan iş'in böyle savrukça, sıradan ve niteliksiz bir işporta malı gibi sergilenmesine yazıklandım.
İstiklâl Caddesi'ne uçuşan ve çocukluğumdan bildiğim İtalyanca bir şarkının sözleri, -ciao cara come stai-, bir gece önceki mutsuzluğun üzerini örter gibi oldu. Iva Zannicchi'nin sesi. Roberto'yu Peppino di Capri söylüyordu. Kitaplardan elimi çektim; bu ne kadar uğraşsam da içselleştiremeyeceğim İstanbul ziyaretinden bana kalan -hoş bir şey- olsun diye "nostalgia della Italia" albümünü satın aldım. Sözlerini anlamadığım, ama sözcüklerinin ahengini sevdiğim şarkıları -orada duruşumu uzatan (bir şarkı daha dinlemek için), orada olduğum sürece beni mutlu eden (mutlu olmak bu kadar kolay işte)- başka yer ve zamanlarda da dinlemek istedim.
KÜP
Mücadele Çıkmazı'nın açıldığı caddeden
ne zaman geçsem, ahşap bir evin penceresinde
ifadesi yıldan yıla kendiliğinden sertleşmiş
bir kadın görüyorum -kıpırdamıyor
yerinden Eleni Katoğlu, kıpırdamıyor
yüzünde tek bir sinir ucunun çalışmadığı
tek bir kas ve taşlaşmış gözbebeğinde ışık,
neden gitmemiş de o kalmış anlamaya
çalışıyor, ne kadar ödemesi şart, bakıyor
durmadan pencereden ve anımsıyor
sıradan bir filmde duymuş olduğu sözleri:
Eskiden kalbi kırıldığı için ölen kadınlar
varmış - bomboş zamanda içi dolan küp.
Enis Batur, Doğu-Batı Dîvanı
Şiiri okuyunca düşündüm de, o eski zamanlarda yaşamış olsaydım, ölmüştüm çoktan.
hk, 17.10.2006

Hiç yorum yok:

baharın işaretleri

Kimsesiz fotograflar albümü